İlk olarak şunu söylemek gerekir ki kültürümüzün problem çözmekle ilgili öğrettiği yolların bir çoğu ne yazıkki işlevsel değil. Yaygın inanışlardan biri; Uzun süredir yaşadığımız, değiştirmek için çok uğraştığımız halde değiştiremediğimiz davranışlarımız/düşüncelerimizin doğuştan getirdiğimiz yapılar olduğudur, bu nedenle de uğraşmanın boşuna olduğunu, ne yaparsak yapalım değişmeden kalacaklarını savunuruz. Bu yazımda kullandığım görseli de bana hep mucizevi gelen kum tanelerinden seçmemin sebebi buydu aslında. Değişimin gücünü hep hissettirir. Kilometrelerce uzayip giden kumsaldaki o küçücük taneler bile aslında herşeyin zamanla şekil değiştirdiğini farketmek için yeterli değil midir?
Bir davranışın ya da düşünce yapısının doğuştan geldiğini kanıtlamak olanaksızdır.
Çocukluğumuzdan beri varlığını sürdüren ve bir türlü değiştiremediğimiz davranışlar aslında çok erken yaşlarda kazanılmış alışkanlıklar olabilir.
Uzun yıllardır acı çeken biri belkide acı çekmekten başka yol bilmediği için acı hissini sürdürüyor olabilir.
Çoğu zaman amacımız biran önce negatif duygulardan kurtulmak, kendimizi iyi hissetmektir. Üzgün, kırgın, suçlu hissetmeyi istemeyiz. Savunma mekanizmaları devreye girer ve bir şekilde egosal olarak kendini rahatlatır.

Şimdi ise popüler kültürde bilinenin aksi yönde birşey söyleyeceğim.
Her negatif duygu kötü değildir.
Hatta bazıları kendimizi uzun vadede daha iyi hissetmemiz için gereklidir.

Negatif duygular ikiye ayrılır: sağlıklı negatif duygular ve sağlıksız negatif duygular.
Sağlıklı Negatif Duygular: acı, üzüntü, kırgınlık, hayal kırıklığı.
Sağlıksız Negatif Duygular: korku, kızgınlık, suçluluk, utanç, kıskançlık
Birbirlerine çok benzeseler de aralarında önemli bir fark vardır. Sağlıksız negatif duyguların sağlıklı olanlarına oranla daha şiddetli olmaları ve bizi sağlıksız eylemlere itmeleridir. Sağlıklı negatif duygular başımıza gelen kötü olayları sindirebilme, fark etme ve dolayısıyla da iyileşmeye giden yolun olmazsa olmazlarıdır.
Sevdiğiniz sizi terkettiğinde, ailenizden birini kaybettiğinizde, bir hastalığa yakalandığınızda, işinizden kovulduğunuzda acı, üzüntü, kırgınlık duygularınızı hissetmeniz çok doğaldır. Bunun aksini iddia etmek gerçekçi bir beklenti olmayacaktır. Ancak duygular vadesi dolan şeylerdir ve bir süre sonra ya size olumlu bir geri bildirim kazandırmalı ya da farklı bir hisse dönüşmelidir. Eğer öyle olmaz ve siz sağlıksız negatif duygular’ı hissetmeye devam ediyorsanız, ne yapmalısınız? Sağlıksız negatif duyguları, sağlıklı negatif duygulara dönüştürebilir misiniz?
Bu sorunun cevabı, tabiki evet. Duyguları yönetebilir ve değiştirebilirsiniz. Duygularınızı değiştirmenin yolu düşüncelerinizi ve ardından da alışılmış davranış kalıplarınızı değiştirmekten geçer. Sizinle ilk adımı atmak için küçük bir egzersiz paylaşmak istiyorum.
Gözlerinizi kapatın ve esiri olduğunuzu hissettiğiniz sağlıksız negatif duyguyu tüm benliğinizde hissedin.
Hissedin korkuyu, utancı, kızgınlığı, kıskançlığı, suçluluğu.
Şiddeti kalbinizi çarptırsın, nefesinizi hızlansın.
En son noktaya kadar hissetmeye devam edin.
Şimdi, hissettiğiniz her ne ise onu yalnızca üzüntüye veya hayal kırıklığına çevirin.
Örneğin hissettiğiniz kızgınlıksa, kızgın değil de sadece üzgün hissetmeye gayret edin.
İlk başlarda çok zorlanabilirsiniz. Ancak duyguların yerlerini değiştirdiğinizde sağlıksız negatif duyguların esiri olarak yaşamaktansa, olaylara bakışınız çok daha işlevsel olacak. Bu egzersizi tamamladıktan sonra kendinize neleri hatırlattığınız, kızgınlık duygusunu üzüntü duygusuna dönüştürürken iç sesinizin size neler söylediği ve neye ihtiyacınız olduğuna dikkat edin.