Dilay Suloglu

Dilay Süloğlu Kimdir?
Dilay Süloğlu, 2009 yılında Maltepe Üniversitesi Psikoloji bölümüne başarı derecesiyle giriş yaptıktan sonra, 2013 yılında Maltepe Üniversitesi Psikoloji bölümünden Onur derecesiyle mezun oldu.
İstanbulda lisans öğrenimini tamamladığı yıllarda Bilişsel davranışçı terapi, Hipnoterapi, Kısa süreli çözüm odaklı terapi, Travma psikolojisi, Aile sorunları ve Baş etme yöntemleri, Farkındalık, Kabul ve kararlılık stratejileri, Çocuk ve ergen davranış sorunları üzerine çeşitli eğitimler aldı.
Kocaeli Üniversitesi Hastanesi Psikiyatri servisinde klinik alan çalışmalarını yürüttü. Haziran 2014’te Özel Akademi Hastanesinde poliklinik hizmeti vermeye başladı. Mart 2016 itibariyle, VM Medical Park Kocaeli Hastanesinde görev yaptıktan sonra, 2019 yılında Göztepe Medical Park hastanesine geçiş yapmıştır.
2019 yılında Üsküdar Üniversitesinde, yüksek lisansını tamamladıktan sonra; 2020 yılında, University of Vienna da ‘Stress and Brain’ projesine başladı. Yine 2020 yılında; 200 saat Yoga Uzmanlık programına dahil olarak, yoga eğitmenliği sertifikasını aldı.
Türk Telekom, Koç holding ve Sabancı holding gibi büyük ölçekli firmalara, kurum içi danışmanlık ve eğitim desteği vermekle birlikte; bir çok organizasyonda, yoga ve meditasyon eğitmenliği yapmaktadır.
Yetişkinlerde, online psikoterapi ve yüz yüze psikoterapi seanslarıyla, klinik alanda çalışmalarına devam etmektedir.
Bilişsel Davranışçı Terapi, Hipnoterapi ve Çözüm Odaklı Psikoterapi yaklaşımlarıyla çalışmakta, benlik farklılaşması kavramı pratik uygulamalarına yer vermektedir.

Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) Nedir?
Bilişsel davranışçı terapiyi basitçe ifade etmek istersek, olayları algılama biçimimizin duygusal tepkilerimizi etkilediği gerçeğine dayanan bir terapi yöntemidir. Amaç danışanın güncel sorunlarını çözmekle beraber, aynı zamanda kişinin yaşamı boyunca sorunlarını anlamakta ve yeniden biçimlendirmekte kullanabileceği özel birtakım beceriler öğretmektir. Bu beceriler çarpık(işlevsiz) düşünceleri saptamak, inançları değiştirmek, çevreyle yeni bir bağ kurmak ve davranış değişikliğidir. Çözümde kullanılan sözel ve davranışsal yöntemler bilimsel ilkelere ve öğrenme kuramlarına dayalıdır. Danışanla başlangıçta çok ağır bir kriz durumu sözkonusu değilse haftada ya da iki haftada bir kez görüşülür. Kişi kendini daha iyi hissetmeye başladıkça seansların aralıkları açılmaya başlar, 3 haftada bir ve ayda bir olmak üzere görüşmeler kademeli olarak seyrekleştirilir.

Hipnoterapi Nedir?
Hipnoz, dikkatin yoğunlaştığı ve telkin alma yeteneğinin arttığı, uyku ile uyanıklık arası bir şuur halidir. Hipnoterapi ise, danışanın dalgınlık ve konsantrasyon durumunu kullanarak bilinç ve bilinçdışına yönelik olarak uzman tarafından uygulanan destekleyici bir terapi yöntemidir. Hipnoz altında, kişi rahat ve gevşemiş durumdadır. Verilen telkinlere açıktır. Hipnoterapist tarafından belirlenen bir çerçevede danışana ihtiyacı olan konu ile ilgili telkinler verilmektedir. Hipnozdan uyanamamak/çıkamamak gibi bir algı, bilinen en yaygın yanlış inançlardan biridir. Hipnoterapi sırasında danışanın iradesi dışında hiçbir şey gerçekleşmez, danışan kontrolünü kaybetmez. Kısaca hipnoz, istemediğiniz davranış ve alışkanlıklarınız üzerinde kontrol kazanmanıza yardımcı olurken, geliştirmek ve değiştirmek istediğiniz konularda hızlı sonuçlar almanızı sağlayabilir. Özellikle depresyon, kaygı bozukluğu, öfke problemi, fobiler, obsesif-kompulsif bozukluk, yeme bozuklukları, psikolojik kaynaklı kronik ağrı semptomlarının azaltılmasına yardımcı olarak sıkça kullanılır.

Benlik Farklılaşması Nedir?

Bowen Aile Terapisi’nin en önemli parçalarından birisi olan benlik farklılaşması kavramı, bireyin hem duygu ve düşüncelerinin ayrımında olmasını hem de başkalarından bağımsız olarak karar alabilmesini içerir (Bowen, 1976, 1978). Diğer bir ifadeyle, kendi yaşamını anlamlı görmesine ve başkalarıyla daha az kaygılı ilişkiler kurmasına yardımcı olur.
Benlik farklılaşması kavramı iki yönlü incelenebilir:
– Bireyin kendisini kök ailesinden bilişsel ve duygusal olarak ayrı tutabilmesidir.
– Bireyin, özellikle zorlayıcı anlarda, bilişsel ve duygusal süreçlerini birbirinden ayrı tutabilmesidir.